db_mysqli.php:fetch_array: 10tr:gonderilen parametre mysqli_result olmasi gerekirken False.
tikirdat:(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:911:run_hooks)->(class_plugins.php:142:thankyoulike_postbit)->(thankyoulike.php:2190:fetch_array)->

Table 'forums164.tikirdat_g33k_thankyoulike_thankyoulike' doesn't exist

Çatı Katı Aşk: Yerle gök arasında bir yerde... * Warning [2] Use of undefined constant userregdate - assumed 'userregdate' (this will throw an Error in a future version of PHP) - Line: 2 - File: inc/functions_post.php(531) : eval()'d code PHP 7.4.3-4ubuntu2.20 (Linux)
(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:531:eval)->(functions_post.php(531) : eval()'d code:2:error_callback)->(class_error.php:153:error)->

HAFTANIN SÖZÜ

"Dünyanın en yoksuI insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır." Arthur Schopenhauer


Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Çatı Katı Aşk: Yerle gök arasında bir yerde... *
#1
c0e293f4-9f39-4f1c-a312-1656086ca3aa.jpg
Merhabalar, epeydir diziye site yorumu yazamıyordum. Ama kısa sürede hikâyede birçok sıçrayışı yapmak durumunda kaldık, dedim ben de o zaman artık gelin bi’ layığıyla konuşalım. Sizlerin de bildiği üzere dizinin reytingleri son zamanlarda pek iyi değildi. Hakkında pek çok kez final haberi çıktı ama bir şekilde kanal arkasında durmayı seçti. İyi de oldu yani gerçekten böyle güzel bir ekibin tam potansiyelini ortaya çıkartmaya fırsat bulamadan dağılmasını ben de istemiyordum. En azından zamanında Benim Tatlı Yalanım’da yapıldığı gibi boşlukların dolmasını istemiştim.

Geçen haftalarda kısa yorumlarımda bahsetmiştim, bir sıçrayış gerekiyor hikâyeyi kurtarabilmek için diye. Düşük tempoyu arttırmak ve çeşitlendirmek gerek demiştim. Özelliklerde mekânlarda ve müzik seçimlerinde bu değişiklik bariz gerekiyordu. Ekip de bu sıçrayışı karakter değişikliği yoluyla yapmayı seçti. İnce bir ipin üzerinde kâh çubuklu kâh çubuksuz dengede kalma çabası gibi riskli bir tercih bu. Tabii ki perde arkasında sürecin nasıl işlediğini tam olarak bilemeyiz. Dilerim tüm ekip için en hayırlısı olur ve bunca emek reytinglere yansır. Gelin biz hikâyenin gidişatında neler oldu oraya bi’ bakalım.

bf36ad68-aa61-40ce-91ca-d2136645a94b.jpg
Kimi zaman çölde vaha... ?

Şimdi, Eylül dizilerine uyum sağlayabilmek adına açılan yeni konular vardı. Ayşen’in annesi mevzuu bunların başında geliyor. Açıkçası bu tarafta karşılıklı derin bir yüzleşme izlemeyi çok isterdim. Benim Tatlı Yalanım’da (bölümü izlerken aklıma bu dizi geldi, o yüzden sürekli bunu örnek veriyorum) Suna’nın annesiyle olan hikâyesi aşama aşama çok güzel işlenmişti. Yani en baştan kızı için gelen birisi o kadar zaman Celal Bey’le Perihan Hanım’la o tarzda niye uğraştı? Biz neden o tarz, hafif komediye kaçan sahneler izledik bilemiyorum. Hasta baba mevzusuna girmeyeceğim, çünkü hani onun son dakika olayı hızlı toparlayabilmek için olduğu belli. Şimdi planlı olmayan bir şey için tutarlılık beklemek zor. 

Zaten bu tarz olaylarda mağduriyete uğrayan ikinci tarafın senaristler olduğunu düşünüyorum, çünkü gün sonunda tüm ihale onların başına kalıyor. Hadi şimdi kurduğun tüm dünyayı boz ama bozulmuş gibi durmasın bak burası önemli, sonra da yenisini yarat. Bir hikâye kurgulamak ciddi zor bir olay, yani yazmak hiçbir şey o kafada taşları yerine oturtabilmenin yanında. O yüzden sadece şans diliyorum, umarım zamanla kalan boşlukları da doldurabiliriz.

999e3a38-05ec-4b1c-a6a6-4044bea22c28.jpg
Ezgi Şenler ❤

Ayşen’in bu tarz bir olayla ailesini bırakıp gitmesi değil de okul okumak için gitmesi daha iyi olurdu diye bir yorum okudum Twitter’da. Birincisi yalnızca biyolojik babasını ziyaret edip gelmeyeceği, orada bir eğitim planı da yaptığı Süheyla’yla olan diyaloğunda geçirildi bu cepte. Diğer bir taraftan da onca bölüm işlenen Ayşe’nin annesi mevzusunu basit bir olaymış gibi kapatıp geçemezdik, yani illa ki gidişin onunla bir alakası olacaktı.

Burada sadece Ateş’le olan ayrılıklarını hazmetmekte biraz zorlanacağım sanırım. Evet, Ayşen baştan beri bu yalana bu sırra ortak olma konusunda tereddütlü bir karakterdi. Hatta zaman zaman onu bencillikle bile suçladığımız olmuştu. Ama son bölümlerde Ateş’in biraz kıymetini anlamış gibiydi, aralarında daha derin bir bağ oluşuyordu. Yani Ayşen’in Ateş’i kendinden koparabilmek için soğuk durmasını anlayabiliyoruz, burası tutarlı ama onca zaman Ayşen diye ölen Ateş’in bir anda “Bana güvenmiyorsun demek.” şeklinde bozulması ve böyle bir durumda tavır alması ilginç geldi. Evet biliyoruz Şirin’le yeni bir hikâyeleri olacak, bekletmeden buna geçiş yapmamız lazım ama bu geçişi yaparken Ateş karakteri tutarlı ilerlerse daha rahat izleyebiliriz.

9e6afa68-f637-456b-b312-0861135b5950.jpg

Şirin karakteri rahat, gelişine davranabilen bir karakter gibi duruyor. Ateş’i başlarda biraz ona karşı aynen böyle tepkili ve ön yargılı izleyebilir, sonrasında ikisinin de birbirlerine dair ön yargılarını birlikte kırmalarına şahit olabiliriz. Tabii gelecek bölümler bu hafta gibi “bir yanımız yaprak döker, bir yanımız bahar bahçe” ** modunda olmayacağından daha rahat işleyebiliriz diye düşünüyorum. Ya burada ikilinin arasındaki şeyin tutkuyla sınırlı kalmasını asla istemiyorum, Ayşen’le Ateş de ilk başta full böyleydi ve bence asıl bu yüzden ısınamamıştık. Duygu eksik kalırsa geri kalan şeylerin tam olmasının bir anlam ifade etmeyeceği düşüncesindeyim, tabii burada bahsettiğimiz temellendirilmiş duygu. İki ismin de önceki projelerinden yeterli dram potansiyeli olduğunu biliyorum, umarım ömrümüz yeter de bunu doya doya işleyebiliriz.

Selin Şekerci benim Melekler Korusun’dan beri çok sevdiğim bir isim. Kaçak Gelinler ve Kızım gibi birçok işte de izlemiştim kendisini. Gerçekten farklı bir ekran ışığı ve enerjisi var. Bu bölüm tabii doğal olarak çoğunlukla Şebnem karakterine benzer bir hâldeydi, uzun ve sürekli konuşmasıyla saçları eksikti sade. Ama inanıyorum ki ileride karakter kendine özgü yanlarını da ortaya çıkaracaktır. Gerçekten ilk sahneleriyle tempoyu ciddi anlamda yükseltti. Ama Allah için milletin içinde bizimkilerin aşk oyununu ortaya çıkaracak hareketler yapmasa hoş olacak. ^^ İçimde bir yer hâlâ Ateş ve Yasemin’in birlikte hareket etmeleri fikrini seviyor, o yüzden bu istemedir düğündür şudur budur işleri doya doya izleyebilirsek çok sevineceğiiiim. Bilhassa Üzeyir Bey’in Demir’e yaptığı işkencelerin bir kısmını da Ateş’e ayırması çok hoşuma gidecek. ^^ Ama tabii kıyamaz o efendi damadına, olan bizim çelik prensimize oluyor…

fa3d4c10-4b0e-43f8-9784-0e83f609696a.jpg
Olan benim çocuuumun kafasına oldu ya...

Demir ve Yasemin dizinin başından beri işlenişine bayıldığım, tek bir falso bulamadığım efsane bir çift. Yani o tatlı flört hâlleri, tutkudan da öte o âşkın en sevdiğim hâlini yansıtmaları benim çok hoşuma gidiyor. Masumiyet, sahiplenme duygusu, güven, kıymet bilme, kırmaktan korkma, bakışından anlama, kıyamama… Ne ararsanız var. ♥ Nazarım değmesin olur mu yaa? N’olur bakın hadi dünya yansa siz orada tatlı tatlı durmaya devam edin. Öyle nahif bir şey ki aşk, parmak uçlarına bile sığıyor...

Canlarım benim! ? Demir’in aslında sert yapılı, hızlı sinirlenen bir karaktere sahip olmasına rağmen konu Yasemin olunca tavırlarına ve sözlerine gelen özen beni büyülüyor. Büyülü kekin büyüsü hiç kalır bunun yanında. ^^ 

Nezaket bayan yerine hanımefendi demek değil, diliyle bayan dediğine her hâliyle hanımefendi gibi davranabilmekte bence. Her daim niyetin önemli olduğunu düşünürüm, özel hayatımda da insanların davranışlarını buna göre değerlendirmeye çalışan bir insanım. Demir’in niyetinin sahte nikâh cüzdanını bulup sakladığı zamandan beri her daim korumak, kollamak, incitmemek olduğu belli. O zaman hazırsanız bizim hikâyelerimizi yazan kişiye karşı o bilindik duamızı tekrarlayalım: Bizim de bi’ Demir’imiz olmasın mı? ♥ (Burada peri adına amin demeyene yazı sonu iyi dileklerim geçerli değildir, ayıbın da bi’ karşılığı olmalı ama dimi?...)

32d3f4fb-fa50-4f61-a598-58f080ab5066.jpg
Bunların da bi' ortaları yok, ya birden ayrılıyorlar ya da birden birleşiyorlar...

Bu haftalık satırlarıma son verirken gelecek bölümlerde Emin-Gülriz ikilisini bu kadar yoğun bir duygusal sahne potansiyeli varken daha fazla yüzeysel geçmemeyi diliyorum. Alın bu da size benim mektubum efendi, yok bunu bizzat ben yazdım. Hop! Bitti cümlem. Yazıyı bitiriyorum.

Ayşen karakterine 14 bölüm boyunca en güzel şekilde hayat veren ve son âna kadar duruşunu bozmayan Ezgi Şenler’e kocaman sevgiler… Yolu açık. Özellikle dram türü bir projede kendisini çok daha iyi gösterebileceğini düşünüyorum. İnşallah en uygun zamanda onu tekrar izleyebilmek nasip olur.

Ve Selin Şekerci’ye de Şirin’e de kocaman bir hoş geldin. Dilerim hikâyeyi en güzel şekilde, hak ettiği ölçüde devam ettirebiliriz.

Sen Çal Kapımı dizisini bundan sonra düzenli takip edeceğimi sanmıyorum. Düzenli yoruma devam etme sözümüzün şartını hatırlayan bilir. ? Onun yerine eğer hikâyenin devamı da beni kendine çekerse Çatı Katı Aşk’a düzenli yorum yazabilirim. Tabii siz de okursanız… Yani kendi kendime konuşmak bir noktada sıkıcı oluyor. ^^

Her zamanki gibi yorumlar bizim, Twitter ve Instagram mesaj kutularım sizindir.

Sürçü lisan ettiysek affola.

Sevgiyle, ümitle ve sağlıkla olması adına mümkün mertebe evlerinizde kalın efendim.
Periniz
yazan: tvperisi_
kaynak: ranini.tv
82688081_3749748_4241322423441.gif
Ara
Cevapla
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping