11-16-2020, 05:09 PM
Merhaba, açıkçası bu haftaki yoruma nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Bana çok karmaşık bir bölümmüş gibi geldi. Bölüm öncesi gelen fragmanlar apayrı tonlardan çalıyordu, bölüm desek her yere bir parça çalıp hiçbir şey anlatmadı. Sanki fanların tüm yorumları alt alta listelenmiş, tamam hadi buna da cevap verelim durun şunu da işleyelim şunu da yaptıralım diyerek tik atıla atıla yazılmış gibiydi. Aslında çok önemli sahneler vardı ama o kadar yüzeysel geldi ki bana. Karakterler derinliğini kaybetmiş gibiydi. Açıkçası Selin, Ferit ve Erdem hariç hiçbiriyle bağ kuramadım bu bölüm. Sanki her şeye dikkat eden fan kitlesine karşı açık vermemeye gayret ederken hikâyenin dokusu kaybolmuş gibi. "Gibi" kelimesini çok fazla kullandım çünkü bu zamana kadar özenli yazıldığını düşündüğüm bir iş için kesin konuşmak istemiyorum, toparlanmaları için bir bölümlük daha şans vermek istiyorum. O zaman gelin birkaç sahne üzerinden konuşalım.
Tek tük 1 ❤
Bölüme Serkan'ın ilan-ı âşkında kaldığımız yerden başladık. Serkan'ın duygularının Eda'da karşılık bulduğunu fark ettiği ânki şaşkınlığı ve sevinçle harmanlanan rahatlama hissini gördük. Açıkçası o sahnenin devamıyla ilgili daha duygusal bir hâyâlim vardı. Yani Serkan'ın dakika bir gol bir hadi tamam sen de söyle, hımm söylemiyor musun iyi tamam gel hiçbir şey olmamış gibi biraz yürüyelim o zaman tarzı bir karşılık vereceğini düşünmemiştim. Yani biraz daha durgun kalmaları gereken bir ân değil miydi sanki orası? Hani yarım saatte olayı aşıp biraz yürüyüp sonra da arabayla Edaların evine gidilebilecek kadar hızlı mı yaşanmalıydı? (Sade yolu gidemezsin ayol.)
Sonrasında Serkan Bey sizce de biraz fazla rahatlamadı mı? Birden içinden farklı biri çıktı. Kişilik bölünmesi yaşıyor bu çocuk, vallahi başka açıklama bulamıyorum. Bölüm boyu şok hâlinde izledim kendisini. Hadi Eda yer yer bi' utandı ne yapacağını bilemedi ama maşallah bizimki hemen girdi moda. Ki yani Selin'i orada saatlerce bekletmemiş gibi bir de ona onca yıllık hukukları olduğuna dair bir konuşma yapacak kadar rahattı bölüm boyunca. Twitter'da "hâyâli bir karaktere âşık oldum" postları falan atılmış onun için ama hiç âşık olunacak bir tarafı yok bence. Eda'ya ve Eda'nın halasıyla arkadaşlarına karşı ne kadar nazikse kendi çevresine karşı da o kadar kaba bir karakter bence.
Duruşuna bakınca beyefendi sanıyorsunuz...
Evet yani kusura bakmayın ben öyle yok salata yapma, yok yakınlaşma, yok yıldız alma Eda Yıldız'ı sahnelerine falan düşmedim, düşemedim. Çünkü bu bölüm fazlasıyla Selin'le empati kurduğum bir bölüm oldu ve onun gözünden bakınca Serkan'ı affedemiyorum bir türlü. Evet tamam çok zor bir çocukluk dönemi geçirmiş, insanlarla ilişki kurmakta duygularını belli etmekte zorlanması bundan okey bunu anladık. Ama Eda'ya ve Eda'nın ailesine, arkadaşlarına karşı çizdiği hem nazik hem anlayışlı tutumuyla da gördük ki aslında değer verdiği insanlara karşı düzgünce davranabiliyor bu çocuk. O zaman Pırıl'a, Engin'e, Selin'e ve diğerlerine bunca eziyeti neden çektirdi ve hâlâ çektiriyor?
Etrafındaki herkes onun çizgilerine uymayı, ona göre şekil almayı kabullenmiş ama onda tık yok. Tamam ailesine karşı tepkili ve mesafeli durmasını anlayabiliyorum orayı geçelim. Engin onun her sıkıntısını derdini görüyor yanında olmaya çalışıyor, Serkan işine yarayacak bir şey olduğunda ilk bi' dinliyor sonra tersleyip duruyor. Bir günden bir güne gerçekten bir arkadaş gibi Engin'le ilgilendi mi bu adam? Yok. Pırıl'a gelelim zaten Pırıl'ı yıllarca kimse görmemiş herkes işkolik duygusuz deyip geçmiş ona. Birinden biri de bu kız neyden kaçıyor da işe sığınıyor dememiş, Engin güya sevdiğini söylüyor ama Pırıl yüzüne yüzüne haykırmadan hiçbir halttan anlamıyor.
Hani Pırıl'la Selin "Onların homurtuları arasından bir güzel söz duyabilmek için çırpınıyoruz." konuşması yaptı ya. Bence bunu erkekler üzerinden genellemek ya da bu kabalığı, bu düşüncesizliği, bu özensizliği erkeklerin tipik bir özelliği olarak kabullenmek çok yanlış bir şey. Çünkü gerçekten değer veren insan duyabilmeli, görebilmeli, düşünebilmeli. Birini görünce kalbinizin hızlı hızlı atması aşk değil ki, başka bir şey o. Sevgi dediğimiz şey esasta düşünmek demek değil mi? Birini düşüncelerine almak, onu iç sesine taşımak... Acaba şu ânda iyi mi, bugün de hava pek bir soğuk acaba sıkı giyindi mi üzerini, şu tatlı çok güzelmiş bir tane de ona paket yaptırayım çok sever demek değil mi aşk? O yanında değilken bile aslında onu kalbinde gittiğin her yere götürmek...
Bilmiyorum sevgili okur. Periniz mi fazla romantik yoksa sevgi kavramının içi mi boşaltılıyor artık hiçbir şey bilemiyorum. Bu gidişle kafamdaki yaşa geldiğim zaman bir güzelliği evlat edinip onunla geçireceğim ömrümü, bir hâyâli karakterde bile aradığımı bulamıyorsam artık. ˆˆ
Tek tük 2 ✨?
Gönül isterdi ki burada ilk fragmanda izleyince epey yükseldiğimiz sahneleri öveyim size, onlar üzerinde gidelim ama yok. Tek tük bir iki yer hariç neredeyse hiçbirinden etkilenmediğim için pek konuşasım gelmiyor. Instagramda ikinci fragman üzerinden fazla mı gömdüm diye bi' tereddüte düşmüştüm ama bölümü izleyince ufak da bi' rahatladım yani hissetmişim herhalde. Boşa giydirmemişiz. Hatta fazlası bile var. Bu bölüm ileriki bölümlerin gelişimi adına epey bir adım attık. Açıkçası adımların hepsi beni teker teker gerdi. ˆˆ Bi' kere şu Eda'nın o ailesini çaldıkları çocuk olduğunu öğrendikleri zaman tüm iyi niyetimle Aydan'ın üzüleceğini, Eda'ya karşı bir korumacı tavra gireceğini, Serkan bunu öğrenirse çok üzülür Eda'ya karşı ezilir diye onları ayırmaya çalışacağını düşünmüştüm ve ben şok! İntikam dedi kadın. Hayır yani azıcık sinsi bir karakter olsa, aralarında çirkin bir tartışma falan geçse anlayacağım ama bunun kötü bir tesadüf değil de planlı bir kumpas olduğunu düşündürtecek ne yaptı bu kız? Seni içindeki hapishaneden çıkardı, oğlun hastayken tüm gece başında bekledi, kocanı adam etti. Tabii yani haklısın, bu kadar iyilik fazla insanoğluna. Fragmanda bi' ikisinin el ele tutuştuğunu gördüğü sahne vardı diye hatırlıyorum, ben bi' kaçırdım orayı yoksa kesmişler mi? Bilen yoruma ya da DM'den bana yazabilirse sevinirim.
?
Kim ne derse desin bu hikâyede yanan Selin oldu. Evet Ferit'in yaşadığı da çok zor bir durum ama neticede o bir şekilde yoluna bakabilir artık. Mutlu olacağı, sevileceği biriyle tanışabilir sonrasında yeni bir hayat ümidi var. Ama Selin hem sevdiği adamı, hem de onu seven adamı kaybetti. Hem doğrusunu hem yanlışını kaybetti, gururu çift taraflı kırılmış bir şekilde olanca pişmanlığıyla orada kalakaldı. Bi' mutluluk şansı vardı ama o bunu kendi hatası yüzünden kaybetti. İnsan herkesi affeder ama kendini affetmesi öyle kolay değildir. "Her şey bambaşka olabilirdi." hissinden daha ağır bir his bilmiyorum. Ferit'in içeride öyle sevecen öyle mutlu davranıp da nikâh masasına oturduktan sonra 360 derece dönmesi ve o ân Selin'e bunu yapması çok korkunç bir şey. Kiralık Aşk'ta Ömer Defne'nin itirafından sonra onu affedemeyip İtalya'ya gitmiş ama ona bu kadar kırgın olduğu hâlde yine de onu zor durumda bırakmamak için düğünün sonuna kadar kimseye bir şey belli etmemiş ve nikâh masasında çekip gitmek yerine nikâhı ertesi gün iptal etmeyi seçmişti. İncelik budur bence, sevmek böyle bir şey olmalı. Yani birinin yaptığı hata öbürünün yaptığını kapatmaz ki. Selin'in söylediği yalanlar Selin'i suçlu yapar ama Ferit'i bu hareketinde haklı yapmaz.
Keşke Ferit Selin'in konuşmasının sonunu dinleseydi ve biz onların arasında bir yüzleşme sahnesi izleseydik. Sonrasında düğün iptal edilebilir, Selin Serkan'ın onda sadece bir takıntı hâline geldiğini ve aslında Ferit'i sevdiğini onun yokluğuyla fark edebilir ve ikisini yine çok güzel yazabilirdik. Kusura bakmayın da yani aylarca Selin'e olan âşkını izlediğimiz karakteri birkaç bölümde Ceren'e âşık etmeye kalkarsanız tebrik ederim karakter tutarlığı nasıl sağlanmaz dersine konu olmaya hak kazandınız derim yine ben burada.. ?♀️
Bölüm sonunda ben...
Gelecek bölüm Efe Akman rolünde Ali Ersan Duru giriyor diziye. "Yağmurdan Kaçarken" dizisinde tanıyıp çok sevdiğim bir isimdir. Eda'nın mesleki yönüne olan hayranlığı sebebiyle Serkan'ın Eda'yı kıskanacağı bir karakter olacağını düşünüyorum ben. Selin'le de olur diyenler var, o konuda fikrimi yukarıda söyledim. Haftaya galiba Kuruluş Osman başlıyor, çok reyting odaklı bir fragman gördüm ben orada. :) Ne diyeyim artık güzel insanlar, güzel olan ne varsa çalıp götürüyor hayat. Daha ne söyleyeyim, ne anlatayım? Bu yeni dünyanın değer yargıları ve kavramlarda yarattığı anlam kaymaları yoruyor artık beni. Tutabildiğim yerden devam etmeye, yine de bugünden yarına birazcık umut saklamaya** çalışıyorum.
Sevgiyle ve sımsıkı tutunduğunuz ümidinizle evlerinizde kalın efendim. Yorumlar da serbest, mesaj kutum da. Reha Özcan'ın çok sevdiğim bir bitirme cümlesi vardır. Gelin biz yine iyiliğe kaçalım.. :)
Periniz
yazan: tvperisi_
lasynak: ranini.tv
