db_mysqli.php:fetch_array: 10tr:gonderilen parametre mysqli_result olmasi gerekirken False.
tikirdat:(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:911:run_hooks)->(class_plugins.php:142:thankyoulike_postbit)->(thankyoulike.php:2190:fetch_array)->

Table 'forums164.tikirdat_g33k_thankyoulike_thankyoulike' doesn't exist

Yansın Çukur! Warning [2] Use of undefined constant userregdate - assumed 'userregdate' (this will throw an Error in a future version of PHP) - Line: 2 - File: inc/functions_post.php(531) : eval()'d code PHP 7.4.3-4ubuntu2.20 (Linux)
(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:531:eval)->(functions_post.php(531) : eval()'d code:2:error_callback)->(class_error.php:153:error)->

HAFTANIN SÖZÜ

"Dünyanın en yoksuI insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır." Arthur Schopenhauer


Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Yansın Çukur!
#1
264c9dd9-65c6-40e4-8172-c22ca0b15ae0.jpg
Babalar ve oğulları diyoruz. Babasını örnek alarak büyüyüp iyi birey olmaya çalıştıklarını söylüyoruz ama bazen de işler o kadar iyi gitmediğinde babaların çocuklarına vermediği -veremediği- değerlerin bedelini izliyoruz. Babalarının sevmediği çocukların canı çok acır elbet fakat bir anne çocuğunu yüz üstü bırakırsa işte o zaman her şey yıkılır. Anne çocuğunun elini bırakırsa o çocuk kaybolur. Anne çocuğunu aydınlatmazsa, o çocuk karanlıkta kalır. Bu hikâyenin ise karanlıkta kalanı Selim. Anlayamıyorduk belki de ilk bölümlerde, nasıl bir insan ailesine ihanet eder diyorduk. Gerekene gerektiği gibi cevap vererek bölümün yıldızı olan Selim’e, sezon başında saydığım söylediğim tüm o ağır laflar için ‘Beni affet’ demek isterdim. Bir evlat olarak annesinden korkak, babasından gereksiz olduğunu duyması onun suçu değil, ‘anne-baba’ olmayı beceremedikleri için Sultan ve İdris’in suçu…
 
Bir anne düşünün, oğulları düzen kurmak isterken kendi devamlı bir çatışma olsun, Koçovalılar savaşsın, vursun, kırsın istiyor. Şimdi bir de bu olayın kısır döngüsüne bir bakalım: Oğlu Kahraman’ın ölümünden sonra küçük oğlunu düzen sağlasın ve intikam alması için Çukur’a getiren Sultan, oğlunu öldüreni öldürmesini istiyor ama onu öldürürse işin başındaki Salih ile yeniden savaş çıkaracak. Salih neden bunları yapıyor ve savaş çıkarıyor? Sultan onun hayatını mahvettiği için… Çukur’un Sultan anası, aynı zamanda Çukur’un en bencil insanıdır. Kontrol edebileceği kişileri yakınında istiyor. Ona ‘torunlarını sev’ diyorlar, kadının daha önce birisini sevdiğinden bile şüpheliyim. Sultan bir anne gibi toparlayıcı olmaktan çok dağıtıcı ve yıkıcı olarak büyük bir tezatlıkla son sürat ilerliyor. Öyle ki bu bölüm Cumali ağabeyimizin elini kolunu görebilme şansına sahip olduk ve öğrendik ki o bile annesine bir sebepten karşı duruyor ve konuşmak dahi istemiyor…

Selim ‘reislik’ unvanını bu bölüm fazlasıyla hak etti Sultan’a karşı söylenmesi gerekenleri söyleyerek. Bir nevi bizim hislerimize tercüman oldu. Artık n’apacağını şaşıran Yamaç’ın elinden Medet’i alırken ortalığı toparlamasındaki soğukkanlılığı, Vartolu’yu suçluyor gibi dursa da başlarda, aslında onu koruması ve Medet’i ipten alışı muhteşemdi. ‘Kahraman’ın katili Vartolu ama onun öfkesinin, kininin sebebi de sensin!’ İşte haftalardır Sultan’ın suratına çat çat söylenmesi gereken cümle şuydu! Nihayet biri akıllı olmayı seçti artık Koçovalı’lardan, Selim harika bir yolda, umarım böyle de gider!
 
Sultan’ın vurulduğu bölüm olaylara ve bölüme tepki olarak çok net bir cümle kurmuştum: ‘Vartolu Çukur’u yaksın istiyorum!’ Canım Vartolim! Ne güzel yaktın Çukur’u… Güzel yaktı ama bunun da bir yerinden bambaşka bir durum çıkmalıydı ki Vartolu’ya duyulacak öfke her zaman ki gibi daha da büyüsün değil mi? Piyango da bu sefer Yamaç’a vurdu. Oysa bu bölüm sadece Sena ve hayatının peşinde olan Yamaç bölümün en masumuydu. Yangının içinden Vartolu gelip kurtarsa bile onu, Yamaç ona teşekkür bile etmez muhtemelen. Kızdırılınca pimi çekilmiş bir bombaya dönüşen Vartolu’yu şu hayatta sevdiği iki kişiden biriyle tehdit etmek yapılacak en yanlış şeydir şüphesiz. ‘Çukur’un babası olacaksan, Sadiş’in karısı olamazsın.’ Bunu öz babası söylüyor. Ee, aynı bölüm içinde hem Medet’le hem de Sadiş’iyle sınanınca bir atak farz olmuştu Vartolu için. Haklı, diyecek bir şey yok ne yazık ki. Ancak kendisi için haksız diyebileceğim tek sahnesi Sadiş’in evlendirileceğini öğrenince yaptığı ‘Seni de öldürürüm, o adamı da öldürürüm.’ çıkışıydı. Vartolu olarak o adamı öldürür müydü? Evet ama ne Vartolu olarak ne Salih olarak Sadiş’e dokunmaz, dokunamazdı. Kaldı ki öyle bir lafı söylemeye bile hakkı yok… Çünkü o dediği sevgi veya kıskançlıktan değil de insan dışı varlıkların uygulamaya kalkıştığı bir hareket.
 
Çukur’da Sena ve Emrah için yeni bir yol yaratıldı. Anıl isimli eski bir sevgili devreye sokup, Sena’yı Yamaç’tan ayırmaya kararlı bir Emrah gördük. Şahsen ben Sena’yı aksiyonların içinde izlemeyi severim -çoğu zaman sinir olsam bile- Bu Anıl hikayesinin sonunun da nereye çıkacağını merak ediyorum. Ama genel bir fikir söyleyecek olursam birçok izleyicinin Sena-Anıl sahnelerinden sıkılacağına eminim. Emrah’ın Damat Yamaç’tan ayırmaya çalıştığı Sena için verdiği çaba hala ilginç. Bunu üvey kardeşi olduğu halde yapıyor… Öz olduğunu öğrense asıl hisleriyle neler yapar kim bilir? Bu arada artık Amir olmayan Emrah’ın takımları çekip, ortalığı yakmasına puanım 10 üzerinden 50…
 
Emrah sayesinde bu bölüm Sena hakkında bir dakika içinde neler neler öğrendik! Piyano çalması, resim bölümünü kazanması, hocasına âşık olup okulu bırakması ve lisede intiharlara kalkışması. Bizim elimize bu kadar malzeme veriliyorsa bir karakter için bunların açılımlarını da görsek güzel olur tabii. Hazır fırsatlarda çıkıyorken karşılarına Sena ve Yamaç’ın ilişkisine de düzgün bir yol çizilse ya artık! Kardeş gibi davranıyorlar bildiğiniz. Sena’nın eski sevgilisinin yanına gitmesi hoş hareket değildi. İyilik için bile olsa bu Yamaç’ı çıldırtacaktır. Emrah’ın hedefine ulaşınca ne olacağını daha bir merak ediyorum tabii. Yine de Anıl oyununun çok uzayıp dolandırılmaması ufak bir temennim olsun benim de.
 
Nazım’ı bu hafta çok fazla göremesek bile Selim’le olan sahnesinde kendini fazlasıyla belli etti bize. Nazım’ın hukuka uygun olarak yaptığı planlar ve bu sebeple karşısındakine davranışlarındaki sakinliği çok yakışıyor ona. Selim o 4. koltuğa oturacaktır muhtemelen. Oturmayı istiyor da içten içe yediremiyor gibi sanki. Kardeşler ittifakına katılıp 4. olarak o koltuğa oturursa haksız demeyeceğim kendisi için çünkü gördüğü muamele bunu yapmasını gerektiriyor. Cumali gibi bir taraf daha gelirse yakın zamanda hikâyeye Yamaç’ı da Selim ve Vartolu’yla birlik halinde görmek isterdim yine.
 
İdris Koçovalı, ‘Çukur’un başına herkes geçebilir yapabiliyorsan buyur yap!’ dememiş miydi Salih’e? Biz para değil, adam toplarız laflarının ‘oğlu’ tarafından gerçekleştirildiğine kızdı mı yani şimdi? Vartolu gayet Çukur’un adamı olarak, Çukur’un adamlarını yanına toplayabildi. Buna rağmen babasından hala bir oğlum dediğini duyamadığı gibi, baba bile diyemiyor. Diyemediği gibi azar işitiyor. Bu Vartolu daha ne yapsın İdris Koçovalı karşısında? Şu an için dizide acil olarak yapılacak iki şey var benim gözlemlerime göre: Biri İdris’in aşırı dengesiz tavırlarında net bir yol seçilmesi, diğeri acilen Sultan’ın cenaze namazının kılınması. Sultan’ı uğurlamadan önce son bir kez daha ortalığı karıştırmasına hayır demeyiz artık o kadardan bir şey olmaz sanırım. Yamaç ve Sena’yı karıştıracaklarına anne baba için bir çözüm üretilmeli artık! Yoksa bu Çukur yakarken içinde kalan daha çok masum olacak…
Yazan:Eda Nurçin
kaynak: ranini.tv
82688081_3749748_4241322423441.gif
Ara
Cevapla
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping