db_mysqli.php:fetch_array: 10tr:gonderilen parametre mysqli_result olmasi gerekirken False.
tikirdat:(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:911:run_hooks)->(class_plugins.php:142:thankyoulike_postbit)->(thankyoulike.php:2190:fetch_array)->

Table 'forums164.tikirdat_g33k_thankyoulike_thankyoulike' doesn't exist

Çukur: Şah Mat’ı nasıl yaptığına değil, kimin yaptığına bakacaksınız Warning [2] Use of undefined constant userregdate - assumed 'userregdate' (this will throw an Error in a future version of PHP) - Line: 2 - File: inc/functions_post.php(531) : eval()'d code PHP 7.4.3-4ubuntu2.20 (Linux)
(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:531:eval)->(functions_post.php(531) : eval()'d code:2:error_callback)->(class_error.php:153:error)->

HAFTANIN SÖZÜ

"Dünyanın en yoksuI insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır." Arthur Schopenhauer


Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Çukur: Şah Mat’ı nasıl yaptığına değil, kimin yaptığına bakacaksınız
#1
0098095c-2e50-4ac7-9341-eedb18a3c14d.jpg
Çukur’da git gide artan kan bağlarının bizlere vermiş olduğu yetkiye dayanarak çeşitli kardeş koalisyonları oluşturup, dost-düşman ayırmadan birbirleriyle yapabilecekleri işbirliklerini kombinleyip izlemek için can atan bir kitle olduk. Nihayetinde nasıl olduğunu anlayamadığımız bir hızla Yamaç ve Selim’i babalarının oğlu Salih’le beraber çatışırken bulduk kendimizi. Ve yine nasıl olduğunu anlamadığımız bir hızla Elvis kod adlı yeni psikopatımız Yılmaz Bey girdi hikayemize o kulakları kanatan Türkçesiyle. ‘Sen var girmek çok fazla hikayenin içine, biz var hiç anlamadı bu nasıl hız böyle?’ Bölümün benim için özetini tam olarak bu dille ve bu sözlerle ifade edebilirim sanırım. Çukur’da herkes çok normaldi zaten, iyi oldu Elvis’in gelişi. Hoş gelmiş Saygın Soysal!
 
İster istemez Elvis’i damdan düşer gibi hikayenin ortasında bulunca hafifçe homurdanmış olabilirim ama Baykal’ın inişiyle böyle bir karakterin çıkmasını zaten istiyorduk. Yamaç Bey’imizin bir Rus mafyasıyla karşı karşıya kalmadığı kalmıştı o da oldu. Elvis’in muhteşem(!) Türkçesine başta kulakları tıkayarak tepki versemde sona doğru insanın ağzına yapıştığını kabul etmeliyim. Fiziken ve ruhen tam kararında bir psikopat karakter yaratılmış aslında Yamaç için. Uzun soluklu mu olacak yoksa Burgaz Adalı Serdar gibi hükmü kısa mı sürecek merak ediyorum doğrusu…
 
Bölümün başına dönersek harika bir planla alt edilmiş Baykal’dan intikam alma sahnesinin sadece kısa videosundan gördüğümüz kadar oluşu biraz üzdü açıkçası. Ardından Salih’in Yamaç’ı satarak Baykal’ı kaçırmasına da bayağı kızdım. Babasına karşı şeytanı yakaladım demek için babasının oğluna satışı koydu ama ilahi adalet olacak ki o da elinden kaçırdı şeytanını. O panik butonunu görünce bir an için Baykal yine kurtulacak sandım itiraf ediyorum çıldırıyordum. Ama Elvis onu hala istiyorken, Nazım da bütün olanlara rağmen bu kadar sakinken ortada dönen oyunu anlamak zor olmadı. Avukat Nazım büyük şaşırttı. Resmen Çukur’u piyon haline getirdi. Rusları da onların üzerine saldı. Sonuç ise: ‘Çukur aramak Baykal’ı, Nazım çoktan yaptı şah matı.’ Nazım Beyefendi diyeceğiz artık sanırım. Çünkü adam gerçekten de kendince oyununu zirvede bitirdi. Adam oyuna öyle bir dahil olup tahtını aldı ki, ‘şah matı’ nasıl yaptığından çok kimin yaptığına bakıp kaldım. Hatta biraz da yapışına ve cesaretine hayran kaldım. Biz de bir hafta boyunca Baykal’ı paketlediler diye sevindik resmen, asıl Baykal’ı paketleyen öz oğlu çıktı! Valla satranç oynamayı bitirip taşları devirdiğinde şimdi sıkıp öldürecek babasını diye bekledim. Nazım’ı Beyefendi olarak sevdiğimi söylesem Çukur’a ihanet etmiş sayılır mıyım? Sırf Baykal istiyor diye Çukur’u yok edeceğine Çukur’dan yana taraf olsaydı çok daha güzel olurdu tabii. Gerçi denge bu, nasıl hızlı değiştiğini iyi biliriz Çukur’da…
 
Yamaç’ın yüzüne karşı en son söylenecek cümleyle girdi radarına Elvis. ‘Evlatlarından gelinine, annene, mahallede ne kadar kadın varsa hepsini aldım.’ Şu cümleyi duyup, Yamaç’ın o yüzünü görünce benim beynimde kulaklıklarını takmış vaziyette bir Yamaç ve arka fonda ‘Zıplıyor herkes kanguru sanki’ diyerek Gazapizm’den ‘Heyecanı Yok’ çalmaya başladı bile. Bölümün geneline baktığımızda yine tahmin ettiğimden daha sakin bir Yamaç izledik. Son sahneye kadar…
 
Boşu boşuna Baykal’ı arayan Sadettin ve bir hiçliğin peşinden giden Yamaç ve Çukur ahalisini izledik iki saat boyunca. Son iki bölümü düşününce bu hafta sıkıldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Bölümün iyi taraflarını görmek gerekirse Aliço’nun geçmişine adım attık ve en azından geçtiğimiz haftalarda ortadan kaybolan Koçovalı kadınlarının varlığını hatırlamış olduk.
 
Aliço’muz eskiden de tüm saflığı ve iyiliği üzerinde olsa da bir asker olarak keskin nişancılık yeteneğini hiç tereddütsüz kullanabiliyormuş. Şimdi de gerektiğinde kullanıyor ama onu bu kadar yıpratan bir sürü travma yaşadığını tahmin etsek bile tüm dengesini muhtemelen bir rekabet uğruna bozan bir adam olduğuna ihtimal vermezdim. Belki de rekabetten daha fazlası vardır aralarında şimdilik bilemiyoruz. Bu Laz’ın geçmişte Aliço’nun gözü önünde küçücük bir kızı öldürdüğü izledik. Şimdi de aynı şekilde Hale’yi gözlerinin önünde öldürdükten sonra tesadüfen seçilen bir kurban olmadığını anladık Hale’nin. Aliço’nun geçmişine ufak adımlarla gitmeye başladık, devamını da görmek için sabırsızlanıyorum. Bakalım haftaya Aliço ve Laz nereye kaybolacaklar?
 
Yamaç yine tüm soğukkanlılığıyla güzel bir plan kurduğunu düşünürken avcı yerine av oldu. Elvis’in adamlarının karşısında sıkışıp kalan Çukur’un adamlarını ve Koçovalı kadınlarıyla beraber Sena ve Güzide annesini kurtaracak kişi şimdilik Emrah Amir gibi duruyor. Celasun geçen bölüm verdiği kararıyla Emrah Amir’le görüşerek ilginç bir yola saptı yine. Şu çocuğu bir tarafa uyduramadık ya ona üzülüyorum. Geç Yamaç’ın 4. sağ kolu ol topluca rahat edelim Celasun! Emrah’ın Celasun’dan Koçovalı kadınlarının haberini alırken Sena ve Güzide annesinin de kaçırıldığını duyunca tek düşünebildiği ismin Sena olması değişik bir detay gibi geldi bana. Sanki Sena için annesinden daha çok endişelenmiş gibi. Emrah’ın Sena’ya takıntısını biraz bariz şekilde görmek isterdim açıkçası. Emrah’ın bu kadar boş dolanmasını izlemeye dayanamıyorum. Yamaç’la bir yandan Çukur için bir yandan da Sena için çatışmasını izlesek ne kadar güzel olur!

Hazır tüm Koçovalı kadınları kaçırılmışken kendilerini bol bol görerek önceki haftaların acısını çıkartmış olduk. Akşın’ın konuşması bana hafiften kendisinin gidici olabileceğini sezdirdi ama haftaya Elvis’in elinden sağ salim kurtulurlar diye umuyorum. Bir bölüm daha Nazım’ın bizimkileri ayakta uyutmasını ve bu yüzden hücreye tıkılı kalan Koçovalı kadınlarını izlemeye gücüm yok benim. Hücreye tıkılı demişken, Sultan ve Güzide anneyi aynı yere koymak çok komik bir detay olmuştu valla.
 
Bölümden yola çıkıp genel olarak Çukur için ufak bir eleştiri yapmadan da geçemeyeceğim. Kendine has detayları, adamları, şanı olan Çukur’a zamanında polis bile giremiyordu. Hadi onu geçelim artık polis girebiliyor çünkü artık Emrah Amir var.(!) Polisin bile zor girdiği Çukur’a Ruslar sızıp Koçovalı’ları nasıl kaçırabiliyor? Diyelim Ruslar Çukur için çok fazla, bu Baykal nasıl bulunamıyor? Ya sen koca Çukur’sun, sıradan bir mahalle gibi davranmasana… Kendimi azıcık kandırılmış hissediyorum böyle durumlarda. İdris, Emmi ve Paşa’nın hep vurguladığı Çukur’un gücü bu muymuş yani?
 
Selim artık daha güçlü bir karaktere dönüşmeye başladı. Yamaç’ın her an kaçıp gidecek gibi bir havası olsa da ‘Sevdiklerim!’ diyerek ortalığı yakma potansiyeline sahip. Babalarının oğlu Salih’le ise ne kadar güzel birlik olabildiklerinin farkına varmaları çok yakın. Emmi ve İdris bence çoktan fark etti gibi hatta. Paşa’ya sözüm her hafta olduğu gibi bu hafta da yok. Mümkünse en kısa zamanda Elvis’in kurbanı olarak kendisini sonsuzluğa uğurlayabiliriz. Her konuştuğunda ona Salih’le aynı bakışı attığımızı fark ettim. Dikkat etmeyen varsa o bakışa beraber olan sahnelerini bir kez daha izlesin mutlaka muhteşemler! Kısacası şu üç adam bile birlik olmuşken Çukur’un en başında inandığımız o gücü yok sayılarak komik durumlara düşmesi çok yazık olur. Bakalım o üç kardeş Baykal’ın uzantısının peşinden koşarken Nazım’ı karşılarında görünce neler yaşanacak merakla bekliyorum.
 
yazan:Eda Nurçin
kaynak:ranini.tv
82688081_3749748_4241322423441.gif
Ara
Cevapla
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping