db_mysqli.php:fetch_array: 10tr:gonderilen parametre mysqli_result olmasi gerekirken False.
tikirdat:(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:911:run_hooks)->(class_plugins.php:142:thankyoulike_postbit)->(thankyoulike.php:2190:fetch_array)->

Table 'forums164.tikirdat_g33k_thankyoulike_thankyoulike' doesn't exist

İçerde: Bu defa çok içerde... Warning [2] Use of undefined constant userregdate - assumed 'userregdate' (this will throw an Error in a future version of PHP) - Line: 2 - File: inc/functions_post.php(531) : eval()'d code PHP 7.4.3-4ubuntu2.20 (Linux)
(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:531:eval)->(functions_post.php(531) : eval()'d code:2:error_callback)->(class_error.php:153:error)->

HAFTANIN SÖZÜ

"Dünyanın en yoksuI insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır." Arthur Schopenhauer


Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
İçerde: Bu defa çok içerde...
#1
943c0eb7-20a1-48bc-a9cb-5c1f29c7d57e.jpg
Her bölüm "acaba başımıza neler gelecek?" diye diye oturuyorum şu koltuğa Allah biliyor ya. Bambaşka bir heyecan sarıyor. 2,5 saat yeterli olacak su, cips, kola stoğumu yapıyorum ve dokunuyorum kumandaya. Bir yanımda annem diğer yanımda da babam.. Hep beraber tutuyoruz nefesleri. "İçerde miyiz Patron?" diye soruyorum ve alıyorum telefonumu uçak moduna. İçerde başlıyor ve ben iki buçuk saat boyunca ne yerimden kalkıyorum ne de gözlerimi ayırıyorum ekrandan. Görüyorum ki benimle beraber, 19 bin sosyal izleyici de aynı durumda.


Şalgamdandır şalgamdan..

Çağatay Ulusoy ve Aras Bulut İynemli beliriyor ilk önce. Sarp düşünmeden sıkıyor koluna. Uyarısını yapmayı da eksik etmiyor sağ olsun. "Bir daha olursa koluma değil, kafana." diyor. Sonrasında olaylar monoton Türk dizisi. Olay yeri inceleme gelir, deliller toplanır ve fırlama Polisimiz toplar en büyük delili. İşin garibi de budur ya, kendi çocukluğunun her bir sahnesini hatırlayıp yüzünü hatırlamaz. Geçmişten gelen dostunu geçmişiyle vurup kendi geçmişini pozlayamaz. Mert gözümde Google'dan kendini aratan topluluktan; demem o ki bizden farksız. Hadi ananı babanı tanımıyorsun, kendini de mi tanımıyorsun mübarek?

Bir insan nasıl hüsranlı geçen çocukluk anılarını en ince ayrıntısına kadar hatırlayıp kendi yüzünü, ismini, cismini hatırlamaz? Yok bunlar güzel kafalar. Maddesi de oksijen. "Olur bu kadar mantık hatası İrem, abartma" derken buluyorum kendimi ve tam da o sırada Rıza Bey giriyor kadraja. "Birazdan ölümde buluşucaz Ali Kaptaan!" misali bir sahnenin yükünü kaldırıyor ve ateşi gözlerinde söndürüp milim milim işliyor hayret duyan ne kadar duygum varsa. Davut Melek'e yanık tamamdır. Fazlasıyla kavradım. Gözünden akıttığı tek damla yaş öyle müptela etti ki hissettiği acının aynısını hissettiğim an ekranda kilitlendim kaldım.


Yenilen pehlivan güreşe doymazmış ^^

Ardından tekrar fırlamamız giriyor bakış açılarımıza. Bir emniyet müdürünün asla kanmayacağı, hele ki yıllarını bu işe adamış, duyduğuma göre kolunu da bu yolda bırakmış bir emniyet müdürünün kanmayacağı bir yalan söylüyor. Bu bölümde bulduğum mantık hataları çarpı iki oluyor sağ olsun. Belki de yeni bir oyun dönüyor ve ben sazan gibi atlıyorum bu sahneye de.

Vee.. İşte karşınızda Füsun teyzem. Tam da "Füsun ağlamadı hayırdır inşallah" dediğim bir anda üstelik. Füsun ve maşası Eylem. Bir anne olarak bir gün eser, ikinci gün yıkar, üçüncü gün kül edersin. Karşındaki de üç yaşında çocuk değil ki sokağa salıp saklambaç oynattıracaksın. Bu git geller hele ki sağlam olmayan tipleri aşağılamaya çalışmalar ve gelip tekrar onlara ağlamalar ne oluyor allasen? Yahu bıktım. Herkes halinden mesut, tam sahnelerinin heyecanına kapılırken kadıncağız ortaya çıkıp "oğlum sen napıyorsun böyle?" diye ağlamaya başlıyor. Tamam acılısın, tamam çocuğunu kaybettin sanıyorsun da bu kadarı da fazla be teyzem bize de acı. Bu hikayede bir duygu dönecekse sen kotanı doldurdun, Allah için tekrar ettirme şu sahneleri. Yıldım, teşekkürler.


Füsun hanım diyeceksin

Celal'in pire için yorgan yakan hallerini seviyorum. Fazlasıyla seviyorum. Ana ben et terbiyeler gibi adam öldüren bir adamın içinde merhamet görünce pekte inanmıyorum gençler. Kusura bakmayın. Nereden geliyor bu Mert tutkusu be kardeş? Bir Melek'tir bir Celal'dir gidiyor. Ona buna atar çakan, amirine yalan sallayan birde bunlar sökmezmiş gibi yediği kaba pisleyen bir adamı fazla büyütüyorsunuz. Bu düşüncelerimin seline bir kaç saat evvelde aynı dozajda kapılmışken ekranda beni karşılayan Sarp-Melek sahneleri ve ekranlara Coldplay aşılayan İçerde beni sarsıp kendime getiriyor. Bunu seviyorum. En çok bunu seviyorum. On sahnenin abartısını tek bir replikle veya bir sahneyle süpürüyorlar. Ben de burada yazacaklarımı unutmamak, kaybetmemek için sık sık not alıyorum telefonuma. Kader işte. N'aparsın. Gümbürtüye gitmeden halledin şu işi içim bir rahat nefes alsın.


Nemrutun kızı bitirdi bizi...

Bir seni merak ediyorum Mert bir de her sonda başka bir final tadıyla buruk bırakan İçerde'siz ne yapacağımı. Say günleri, say bir haftayı. İhtiyaç molası verildi gençler. Görüşmek üzere..

kaynak: ranini.tv
Ara
Cevapla
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping