db_mysqli.php:fetch_array: 10tr:gonderilen parametre mysqli_result olmasi gerekirken False.
tikirdat:(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:911:run_hooks)->(class_plugins.php:142:thankyoulike_postbit)->(thankyoulike.php:2190:fetch_array)->

Table 'forums164.tikirdat_g33k_thankyoulike_thankyoulike' doesn't exist

San Diego Comic-Con: Game of Thrones panelinden başlıklar Warning [2] Use of undefined constant userregdate - assumed 'userregdate' (this will throw an Error in a future version of PHP) - Line: 2 - File: inc/functions_post.php(531) : eval()'d code PHP 7.4.3-4ubuntu2.20 (Linux)
(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:531:eval)->(functions_post.php(531) : eval()'d code:2:error_callback)->(class_error.php:153:error)->

HAFTANIN SÖZÜ

"Dünyanın en yoksuI insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır." Arthur Schopenhauer


Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
San Diego Comic-Con: Game of Thrones panelinden başlıklar
#1
2e7cb8c0-9133-44f3-8051-0632515086a2.jpg
San Diego Comic Con fuarının ikinci gününde Game of Thrones ekibinin sevilen üyeleri, yönetmen ve yapımcıları dizinin sevenleriyle buluştu. 45 dakika süren panelin ardından yaklaşık 15 dakika hayranlardan gelen soruları cevaplayan ekipte dizinin yaratıcıları David Benioff, D.B. Weiss, Yönetmen Miguel Sapochnik, oyunculardan da Liam Cunningham (Sir Davos), John Bradley (Samwell Tarly), Nathalie Emmanuel (Missandei), Conleth Hill (Lord Varys), Sophie Turner (Sansa Stark), Iwan Rheon (Ramsay Bolton), Faye Marsay (The Waif), Isaac Hempstead Wright (Bran Stark) ve Kristian Nairn (Hodor) gibi isimler vardı. Panelin moderatörlüğünü It’s Always Sunny in Philadelphia dizisinden tanıdığımız ve büyük bir GoT fanı olan Rob McElhenney üstlenmişti.

Öncelikle panelle ilgili en büyük potansiyel hayal kırıklığını bir söyleyip aradan çıkartalım: ne Daenerys, ne Jon Snow ne de Lannisterlar vardı gelenler arasında, ancak hem Ramsay Bolton hem de Hodor’un gelişiyle salon yıkıldı desem yanlış olmaz. Hodor’u canlandıran Kristian Nairn’in içeri girmesiyle salondakiler ‘HODOR!’ naraları atmaya başladılar.

Rob McElhenney, panele hepimizin sormak istediğini sorarak başladı: sezonu o kadar geç başlatacaksınız ki biz haftalarca ne yapacağız? Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Game of Thrones’un yeni sezonunun, her sene olduğu gibi ortalama bir yıl sonra değil, 2017 sonbahar aylarında yayınlanacağı duyurulmuştu. Rob’un sorusuna ilk başta ‘sen de eski bölümleri oturur izlersin, iyi olur’ diye espriyle cevap verseler de, yayın tarihindeki bu değişikliğin nedenini ‘artık kış geldi ve biz doğru zamanda, kaliteli birşeyler çekmek istiyoruz’ diye açıklıyorlar.

İlk sorudan sonra espri azlığına nazaran yükselen kahkahaların bolluğunu David Benioff’un “Buraya çıkmadan önce Sophie hepimize votka içirdi” diyerek açıklığa kavuşturduğunu da eklemek lazım.

Panel boyunca sorulan sorular genel olarak yazarların nelerden ilham aldıkları, George R.R. Martin’in hikayesine olan bağlılıkları gibi konuları irdelese de ağırlıklı olarak bu sezon herkesi mest eden savaş sahneleri ile ilgili bir merak söz konusuydu. Yönetmen de ilgili soruya “aslında bunlar tarihteki savaşlardan esinlenerek çekmek istediğimiz sahnelerdi ancak pratiğe dökmekte biraz zorlanacaktık. Hem teknik açıdan meşakkatli olacaktı hem de bütçemizin el vermediği noktalar oldu. Ben senaryoyu ilk okuduğumda gözümde hemen insan yığınları canlanmıştı. Savaşlarda ölenlerin cesetleri yığıldıkça, savaşçılar giydikleri ağır zırhlar ve silahları yüzünden bu yığınların arasında sıkışıp kalırlarmış. Biz de bunu kullanmaya karar verdik ve böyle bir sahne ortaya çıktı” diye cevap veriyor.

Panelin yıldızlarından biri şüphesiz iliklerimize kadar nefret ettiğimiz ama bir o kadar da hastası olduğumuz Ramsay Bolton’u canlandıran Iwan Rheon’du. Moderatör de vakit kaybetmeden kendisine “aynı anda nasıl hem bu kadar pislik hem de bu kadar sevilen bir karakter olabildin?” diye soruyor. Iwan Rheon da Ramsay’nin yaptığı her pisliği zevkle yaptığını, yani aslında psikopatlığından falan olmadığını söylese de kimsenin gözüne giremez. En sonunda Kuzey’de piç olmanın zorluklarından, babasının gözüne girmek için her türlü sapkınlığı yapmayı göze aldığından falan söz ediyor. (Kişisel gözlemim Ramsay Bolton ne kadar itici ve korkunçsa Iwan Rheon’un o kadar sevimli olduğu yönünde)

Sonraki sorulardan biri de Kristian Nairn’e geldi. Hodor’un ölümü sonrası nasıl tepkiler aldı, neler düşündü? Nairn bu soruya “inanılmazdı” diye cevap veriyor. “Bu kadarını hiç beklemiyordum, üzüleceğinizi tahmin etmiştim ama bu kadar değil... Daha geçen gün Los Angeles’ta bir otele gittim. Tüm kapı stoperlerinin üzerinde ‘Hodor’ yazıyordu” diye de ekliyor.

Panelin devamında Sir Davos’a Shireen’in ölümünü nasıl karşıladığı soruluyor. Liam Cunningham Shireen’i canlandıran küçük oyuncu ile nasıl güçlü bir bağları olduğunu ve dolayısıyla onun öldürülmesini hiç de hoş karşılamadığını yanındaki yazarlara hafiften giydirerek dillendiriyor. “Bu hergeleler ben kimi sevsem öldürüp duruyor zaten!”

Missandei’nin işini şiddetle halletmeye alışık güç sahibi kadınlara karşın sükuneti ve bilgeliği ile ne kadar dingin, değişik ve güçlü bir karakter olduğu ve bununla ilgili düşünceleri de Nathalie Emmanuel’e soruldu. Bu sayede panel boyunca pek sesi çıkmayan Missandei’nin de gülcemalini görmüş olduk, kendisi de Daenerys ile olan ilişkisinin harika bir ‘girlpower’ örneği olduğunu ifade etti.

Sıra Arya’nın başının belası Waif’i canlandıran Faye Marsay’e geldiğinde, birçok hayranın Arya ile Waif’in aslında aynı karakter olduğuna inanmaları ve bu teori hakkında ne düşündüğü soruldu. Marsay her ne kadar “coşmayın” demediyse de nazikçe “bence öyle birşey yok” demekle yetiniyor. Ayrıca dövüş sahnelerine o kadar yoğun bir şekilde çalışmışlar, öyle yorulmuşlar ki garibim otelde odaya istediği somon tabağının üstünde uyuyakalıvermiş. “Sabah yüzüme yapışmış koca bir parça somonla uyandım!” diyor.

Bana kalırsa panelin 3 yıldızı vardı; en başta Hodor, sonra Ramsay Bolton ve az ama öz konuşan, Samwell Tarly’ye can veren John Bradley. Nitekim panelin en lezzetli sorusu da kendisine nasip oldu. (Şimdiye kadar neden söylemedim bilemiyorum ama panelin moderatörü çok vasattı, sorular da öyle. Son 10 yılın belki de en iyi, en çok sükse yapan dizisine ayrılmış vakti çakırkeyif Sophie Turner’ın kahkahaları ve Hodor sloganları idare etti diye düşünüyorum) Rob, Bradley’e “Sam aşırı sevecen, hatta ara sıra gülümsüyor ve biz biliyoruz ki Game of Thrones gülümsemelerden nefret eder, doğal olarak Sam’i yaşatmayacaklar. Sence nasıl öleceksin, elinde olsa kendine nasıl bir son seçerdin?” diye soruyor. Bradley’de “o gittiği kütüphanede rafa tırmanıp, kitapları üstüne devirirdi. Onların ağırlığı altında ezilerek ölürdü, bence kendisine en çok böyle ironik bir ölüm yakışır.” diye cevap verdi. Liam Cunningham da araya girip “bilgi öldürür” esprisi yaptı. Kısacası John Bradley “atın ölümü arpadan olsun” kıssadan hissesiyle mic-drop yaptı diyebiliriz :)
Sansa Stark’ı canlandıran Sophie Turner’ın genelde mizacını bilmesem de bu panele cidden sarhoş olup geldiğini düşünüyorum. Bütün sorulara geyik cevaplar verse de neyse ki yine mantıklı konuştu. Moderatör’ün “Sansa Jon’a savaşta yardım getireceğini neden söylemedi?” sorusuna “çünkü tüm övgüyü kendisi almak istedi. Ayrıca böyle daha dramatik oldu, televizyon bunu sever!” diye cevap verdi. (Bu sırada moderatörün oynadığı It’s Always Sunny in Philadelphia dizisine hafiften laf geçirmeyi de ihmal etmedi tabii) Ortamı hemen toparlayan Rob ikinci sorusunu “Sence Sansa Jon’un demir tahta çıkmasını istiyor mu yoksa kendisini mi daha uygun görüyor?” şeklinde sordu. 

Sophie Turner da “Demir taht kısmını şu an bilemesem de son savaştaki ve Kuzey’deki başarılarının sadece Jon’a atfedilmesini istemiyor. İkisinin de övgüyü hakettiğini düşünüyor ve kendilerini Kuzey’in kral ve kraliçesi olarak görmek istiyor. Ama içten içe Jon’un Kıştepesi’ni yönetebilecek kapasitede olmadığını düşünüyor. Çünkü kendisi kadar zeki, bilge ve deneyimli olmadığını hissediyor. Ancak günün sonunda Jon’un tamamen Stark değerleriyle büyüdüğü için doğru kararı vereceğini biliyor. Bu doğru karar kimlerin işine yarar, tabii orası tartışmalı, göreceğiz” diyor.




Bran Stark’ı canlandıran Isaac’e gelen sorular dizinin son bölümünde kendisine açık edilen Jon Snow sırrı ile ilgili. Isaac bu bilginin kendisine verilmesinin bir nedeni olduğunu ve zamanı geldiğinde Bran’in bunu bir şekilde Jon’la paylaşacağına inandığını söylüyor.



Moderatör Rob paneli son bir soruyla noktalıyor ve herkesten cevap istiyor: “Siz Demir Taht’a kimin oturmasını istiyorsunuz ve sizce sonunda Demir Taht’a kim oturacak?” Sir Davos yine yapımcılara giydirme şansını kaçırmıyor ve “bu kafayı yemiş hergeleler o tahta White Walker bile oturtur, ağzına da bi puro verirler!” diyor. Umarım haklı çıkmazsın Sir Davos. Missandei ve Sam sadık birer hizmetkar olarak Daenerys ve Jon Snow diyorlar. Missandei bir yandan da Stark’ların yavaş yavaş toparlanmasından heyecan duyduğunu ifade ediyor. Sophie Turner hangi votkadan içti bilmiyorum ancak hala etkisi devam ediyor herhalde, zira “bence Littlefinger tahta çıksın, eğlenceli olur” dediği anda salondan “HAYIIIIIIIRRR” diye kolektif bir isyan yükseliyor. Ramsay Bolton kendi zorbalığından sıkılmış olacak ki “ben demiri eritir yerine demokrasi getirirdim” dese de demokrasi isteği pek kabul görmüyor. Faye Marsay araya girip “bence Arya tahta çıkar, herkesi de sopasıyla benzetirdi” diyor. Bran’i canlandıran Isaac bana göre en güzel cevabı verdi, “Bence biz bir Stark voltranı oluştururduk. Jon tahta çıkar, Sansa da danışmanlığını yapardı. Arya elinde sopasıyla milleti kovalarken ben de köşede sakin sakin otururdum” diyor. Onu dinlerken farkettim ki sanırım ben de içten içe bunu istiyorum.



Panelin en büyük yıldızının Kristian Nairn olduğundan zaten bahsetmiştim.  Bu son soruya verdiği cevap salondan büyük alkış aldı. “Bence dizinin sonuna geldiğimizde o tahta kimin oturacağının bir önemi kalmayacak ama illa ki cevap vermem gerekiyorsa, bence beklediğimiz isimlerden hiçbiri olmayacak. Ben Westeros’a hükmedecek kişinin onurlu ve adil biri olmasını istiyorum, bu da olsa olsa Brienne olur” diyor. Daha ne denir?



Artık yavaş yavaş panelin sonuna geldiklerinde hayranlardan birkaç soru alınıyor. Burada birisi “Jon’la Sansa’nın kardeş olmadığını artık biliyoruz, Jon’un kızıllardan hoşlandığını da biliyoruz” diye söze girince Sophie Turner “sen hiç sorunu sorma ben nereye gittiğini anladım kardeş” diyor ve yazarlara dönüp “böyle birşey yaparsanız sizi öldürürüm!” diyor. Eşeğin aklına karpuz kabuğu getirdiklerini sanmıyorum ama bu adamlar hiç tekin değil. Gelen soruların çoğu Sansa Stark ile ilgili. Akabinde öğreniyoruz ki Sophie Turner geçtiğimiz sezon en çok Ramsay’i köpeklere yedirdiği anı oynamayı iple çekmiş. Sansa’nın bu işten aldığı zevk ise gözünü korkutmuş, karanlık tarafa geçmez umarım diyor. İzleyip göreceğiz artık.


Panel burada sonlanırken keşke Tommen, Arya, High Sparrow, Tormund ve Jaqen H’ghar da panelde bulunsaydı diye geçirdim içimden. Genel olarak daha iyi bir moderatör ve daha farklı sorular olmasını dilediğim bir paneldi ama yine de hayranlarını hayal kırıklığına uğratmadığını düşünüyorum. Ramsay Bolton ve Hodor’u son bir kez hayranlarıyla buluşturmaları güzel bir fikir olmuş. Nairn sürekli hayranlarına teşekkür edip, yanında oturan Isaac başta olmak üzere herkesi ne kadar çok özleyeceğinden bahsetti ve herkesin içini eritti. Game of Thrones ekibi bir sonraki San Diego Comic Con’a yayınlanmış yeni bir sezonu çıkmadığından katılmayacak mı bilemiyorum, ancak panel bitmeden 7. sezona dair kısa bir de yapım aşaması videosu yayınlandı. Galiba moderatörün ilk sorusuna aldığı cevap gibi, yeni sezon gelene kadar dizinin hayranları eski bölümler ve yeni sezona dair böyle küçük kliplerle idare etmek zorunda kalacaklar. Bence büyük finale 13 bölüm kalmışken bu kadar beklediğimize değecektir. Siz ne dersiniz?



kaynak: ranini.tv
82688081_3749748_4241322423441.gif
Ara
Cevapla
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping