db_mysqli.php:fetch_array: 10tr:gonderilen parametre mysqli_result olmasi gerekirken False.
tikirdat:(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:911:run_hooks)->(class_plugins.php:142:thankyoulike_postbit)->(thankyoulike.php:2190:fetch_array)->

Table 'forums164.tikirdat_g33k_thankyoulike_thankyoulike' doesn't exist

Elçin Sangu, Glamour Türkiye'nin ilk sayısında: Fazlasıyla güzel! Warning [2] Use of undefined constant userregdate - assumed 'userregdate' (this will throw an Error in a future version of PHP) - Line: 2 - File: inc/functions_post.php(531) : eval()'d code PHP 7.4.3-4ubuntu2.20 (Linux)
(showthread.php:1133:build_postbit)->(functions_post.php:531:eval)->(functions_post.php(531) : eval()'d code:2:error_callback)->(class_error.php:153:error)->

HAFTANIN SÖZÜ

"Dünyanın en yoksuI insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır." Arthur Schopenhauer


Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Elçin Sangu, Glamour Türkiye'nin ilk sayısında: Fazlasıyla güzel!
#1
58adfc93-584d-411c-90fe-0719c1e5ca6e.jpg
Son dönemin en çok konuşulan genç kadın oyuncularından biri de Star Tv'de yayınlananKiralık Aşk adındaki romantik komedinin başrol oyuncusu Elçin Sangu. Dizisi yayına çıktığı ilk günden itibaren istikrarlı bir yükseliş trendi yakaladı. Sosyal medyada Elçin Sangu ve dizi adına açılmış binlerce hayran sayfası var. Herkes onu merak ediyor, hakkında en küçük bilgiye bile ulaşmak istiyor. 

Ülkemizde Mart 2016'da yayın hayatına başlayan dünyaca ünlü dergi Glamour Türkiye de ilk sayısında Elçin Sangu’yu kapağına taşıdı ve eğlenceli bir fotoğraf çekimi ile röportajı süsledi. Biz de size o röportajı ve fotoğrafları alıntıladık. Teşekkürler Glamour Türkiye!

Buyrunuz..
763959c3-4cd2-479c-b07b-27ccd660353b.jpg
KORUMA ALTINA ALINMALI

Elçin Sangu’yla ilgili sosyal medyada ilk okuduğum yorum bu. Kendisiyle ilgili “entry”ler dağları aşmış durumda ama dikkatimi en fazla çeken cümle bu oluyor. Müthiş bir hayran kitlesi var. Çok sevildiği açık. Ama sokakta gördükleri zaman tek yapacakları şey “selfie” çekmek olan bir kitle değil belli ki. Çok seviyorlar; güzelliğini, oyunculuğunu, hayata bakışını, konuşmasını… Bunu bir kenara not ediyorum. 


EN GÜZEL HEMCİNSİM 
Bu tespit de sosyal medya kaynaklı. Bir kadının başka bir kadını güzel ve çekici bulması; bunu da herhangi bir kıskançlık sosuna batırmadan ifade etmesi naif bir durum. Kendisiyle röportaj yapmaya gidecek bir erkek için de çıtayı fazlasıyla yukarı çeken bir ifade. Bunu da bir kenara not ediyorum… Elçin Sangu’yla kapak çekiminin olduğu gün stüdyoya gittiğimde bu heyecanı tekrardan yaşıyorum. Elçin’le tanışmıyoruz. O güne kadar herhangi bir yerde de karşılaşmadık. Onunla ilgili tüm bilgilerim, röportaj öncesinde yaptığım o uzun araştırmalardan süzdüklerim. Usulca bir köşeye geçip, çekim sonunda röportaj zamanının gelmesini bekliyorum. Evet, belki tanışmıyoruz ama birinci dakikada “topuklu kadını” olduğunu anlıyorum. Değişik kıyafetleri giymekten, kamera karşısında olmaktan o kadar zevk alıyor ki… Ve evet, bahsedildiği kadar da güzel. 
1eeb35c3-685d-4410-96cb-ef044844fdf9.jpg
[b]İLK OYUNCAĞI 
[/b]
İlk oyuncağını hatırlayıp hatırlamadığını soruyorum. Ve o oyuncağın, hayal dünyasını şekillendirmesine bir katkısı var mıydı merak ediyorum. Önce gülüyor. Soruların nispeten kolay yerden geldiğini düşündüğünü anlıyorum. “İlk oyuncağım arabaydı. Ama benim inisiyatifim dışında gelişti; babam almıştı. Uzaktan kumandalı bir araba. O zamanlar tepki veren bebekler yeni çıkmıştı. Ağlayan, konuşan, zaman zaman altını ıslatan. Ben onlardan birini istiyordum. O yıllarda da sadece yurtdışında satılıyordu. Bir dönem arabayla idare etmiştim ama babam ne yapıp edip o bebekten bulmuştu. Hayal dünyamı geliştirdiğini düşünürüm hep. 


Bu yüzden hâlâ oyuncak biriktiririm. Evde; Star Wars, Ironman ve birçok başka süper kahramanların olduğu bir oyuncak köşem bile var.” Peki, o ilk araba veya ağlayan bebek nerede çok merak ediyorum. Çünkü obje tutkunlarının en belirgin özellikleri, o objelerden kopamamaları. “Eskiden atamıyordum, kopamıyordum ama artık bu konuda daha esneğim. İlk oyuncaklarım benimle değil çünkü annem saklıyor,” diyor. Obje düşkünlüğü olanların birçoğu kalem ve defter biriktirir derler. Bu onun için de geçerliymiş. “Yaşım ilerledikçe defter ve kalem de biriktirmeye başladım. Yazı yeteneğim yok; olmasını çok isterdim ama. Boş boş duruyor o defterler. Günün birinde bir şeyler yazmayı çok isterim ama. Senaryo yazmak isterim mesela. İleride bir filmim olsa fena mı olur?” diyor. 
ANTİ KAHRAMAN SEVERİM
Merak ettim, ileride yazmayı hayal ettiği filminin nasıl hatırlanmasını ister. “Acı-tatlı bir sos gibi hatırlanmasını isterim. İçinde birçok tadı barındıran, çeşitliliği olan şeyleri severim ben. Bu hayatta ters köşeleri ve tezatları sevimli buluyorum. Anti kahraman severim mesela; onlar bana daha gerçekçi gelir. O yüzden bir film yazarsam kesinlikle acı-tatlı bir sos gibi olurdu tadı.”

Müzik okumuş biriyle yapılan sohbet için pek de ahkam kesilmemesi gereken bir alana giriyorum. Yazacağı filmin müziğini de yapmak ister miydi? “Hem senaryosunu yazsam hem de müziğini yapsam efsane bir şey olurdu. Ama böyle bir yeteneğimin olduğunu düşünmüyorum; müzik okumuş olsam bile. Beste yapmak ayrı bir şey. Çok iyi müzik seçerim ama. Karışık kaset jenerasyonunun son temsilcilerindenim ben.

İlk hayranı olduğum grup da a-ha’ydı. 5 yaşında falandım ama deli gibi dinlerdim. Bende sevdiği şarkıyı başa sarıp sarıp tekrar dinleme hastalığı var. Takılıyorum. Sıkılmıyorum bu durumdan da. Sıkılırsam biraz ara veriyorum sonra tekrar dinliyorum.”



HİÇ PİŞMANLIĞI YOK
Hayat tecrübelerin toplamından ibaret. Bugün her birimiz, hayatımızın bir dönemine müdahale etme şansı verilse, dönüp bir şeyleri düzeltmek isteriz. İnsan, yaşamak istedikleriyle, pişmanlıklarının toplamıdır. Elçin Sangu bu tanımlamanın bir istisnası gibi. “Biraz klişe gelebilir ama bu hayatta yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım. Olmuşsa olmuştur, yaşanmışsa yaşanmıştır. Bunu bir pişmanlık olarak almamak lazım ama geçmişe dönsem, konservatuarı yeniden okuyup daha iyi bir yerde bırakabilmeyi isterdim.

KİRALIK AŞK NEDEN TUTTU?
Tüm başarı hikayelerinin ortak bir noktası vardır; kırılma anları. Öncesi ve sonrasını birbirinden o kadar derin çizgilerle ayırır ki o kırılmalar… “Aslında Kurt Seyit ve Şura’da oynarken gelen tepkilerden iyi bir şeyler yaptığımı anlamaya başlamıştım. Ama tam anlamıyla ‘oldu bu iş’ dediğim nokta Kiralık Aşk’tır. Öyle çok uzun süre geçmesi de gerekmedi; birinci bölümü izledikten sonra emin olmuştum bu işin tutacağından. İlginç bir sihri var bu dizinin.

Bir kere Defne karakteriyle çok uyuşuyorum ben. O sakarlığı, şapşallığı, gülmeyi ve eğlenmeyi sevmesi… Kendim gibi birini oynuyorum; seyircinin olumlu tepkisinin birinci sebebi bu bence. Bir de artık insanlar mutsuz şeyler görmek, duymak istemiyor. Günlük yaşamlarında fazlasıyla geriliyorlar zaten. Eve gelip televizyonu açtıklarında da kendilerini gülümsetecek bir şey görmek istiyorlar. İşte Kiralık Aşk tam da bu isteğe karşılık veriyor.”



TENİS OYNAMAK İSTERDİM
Daha önceki röportajlarında iyi dans ettiğini okumuştum. Müzik altyapısı olan biri için çok da şaşırtıcı değil aslında. Madem Glamour’un ilk sayısı için bir aradayız, bugüne kadar hiç denemediği ama denese kesin başarılı olacağını düşündüğü bir spor dalı var mı merak ediyorum. Hiç düşünmeden tenis diyor. “Bugüne kadar oynamadım ama denesem kesin çok iyi oynarmışım gibi geliyor. Neden böyle düşündüğümü de bilmiyorum. Vücut dengem iyi; ona güveniyorum herhalde. Koordinasyonum da fena değildir. Ama misal su balesi yapamam. Değil birinci denemede, bin deneme yapsam yine beceremem.” Konunun su balesine nasıl geldiğini ben de bilmiyorum. Demiştim ya sete ayak bastığından bu yana enerjisi hiç düşmüyor diye. Bir de istediği zaman sohbeti istediği noktaya çekebiliyor. Bunun farkındayım. Spor konusunu noktalıyorum.

Bu kadar popüler olması reklam tekliflerini de beraberinde getirmiş. İnternette bir araştırma yaptığınızda adının yanında mutlaka saçlarının güzelliğinden bahsedildiğini görüyorsunuz. Birçok teklifin gelmiş olması da normal. “Uzun zamandır saçla ilgili bir projede yer almak istiyordum. Bunun Elidor’la olması beni çok mutlu etti. Çok güzel bir birlikteliğe adım attık” diyerek anlatıyor yeni projesini.

Elçin Sangu bir anda yıldızı parlamış gibi görünse de bu kariyeri adım adım, planlı bir şekilde inşa etmiş. Kendisinin ve ne istediğinin çok farkında. Uzunca bir süre de hayatlarımıza misafir olacak gibi. Bundan kim şikayetçi olabilir ki?

Röportajın devamı Glamour Türkiye Mart sayısında!

Röportaj: Okan Can Yantır
Fotoğraf: Emre Doğru
Moda Editörü: Tuğba Ansen
ranini.tv
82688081_3749748_4241322423441.gif
Ara
Cevapla
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping