db_mysqli.php:fetch_array: 10tr:gonderilen parametre mysqli_result olmasi gerekirken False.
tikirdat:(showthread.php:1135:build_postbit)->(functions_post.php:911:run_hooks)->(class_plugins.php:142:thankyoulike_postbit)->(thankyoulike.php:2190:fetch_array)->

Table 'forums164.tikirdat_g33k_thankyoulike_thankyoulike' doesn't exist

Ateşböceği: Aşk korkusu Warning [2] Use of undefined constant userregdate - assumed 'userregdate' (this will throw an Error in a future version of PHP) - Line: 2 - File: inc/functions_post.php(531) : eval()'d code PHP 7.4.3-4ubuntu2.20 (Linux)
(showthread.php:1135:build_postbit)->(functions_post.php:531:eval)->(functions_post.php(531) : eval()'d code:2:error_callback)->(class_error.php:153:error)->

HAFTANIN SÖZÜ

"Dünyanın en yoksuI insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır." Arthur Schopenhauer


Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Ateşböceği: Aşk korkusu
#1
d3db07af-5185-4db9-a1a3-2637067141ec.jpg
“Dağılıyorum sanki iplerin uçlarını birer birer kaçırıyorum. Düştüm sanki bir yerde. Ya yere çakılıcam ya uçucam arası yok bunun.”

Aslı gibi hissediyor musunuz siz de? 6. bölüm bizleri de o uçuruma ufak ufak sürüklediler. Attı atacaklar yere, ya aşklarının büyüsüyle havalanacağınız ya da yere değecek ayaklarımız umutlarımızın ardından.

"Çok gülen insanlara dikkatli bakın hüzünlerini gizlemeye çalıştıklarını görürsünüz" derler ya hep, bazen Barış’ın gülümsemelerinde aynı duyguya kapılıyorum. Derin bir acıyı örttüğünü düşünüyorum, kapının arkasına sakladığını ve kimseyi o kapıdan içeri sokmadığını. Bu bölüm bir fark ediş sildi Barış’ın yüzündeki o gülümsemeyi. Aslı’ya olan duygularının “aşk” olduğunu fark etmesi sarstı O’nu. Gülümsemenin yerini öfke aldı. Gül’ün değimiyle “aşk korkusu” başlamıştı işte.

Hayatınıza birini almanın zamanı yoktur kabul. Ama geldiğinde anlarsınız değil mi? Hafif bir koku, bazen o gaipten gelen müzik sesi… Barış’ta hiçbir ipucu yoktu, fark ettiğinde ise çoktan kapılarını aralamıştı Aslı’ya. “Beni gördüğünüzde çok şaşırdınız dimi?”, “ Korktum, korktum… Gözlerin alev almıştı. Yakacaksın burayı zannettim.” Çoktan yanmıştı zaten sınırlar, geçilmişti kırmızı çizgiler. Kapı ardındaki gölgeler güneş görmeye başlamıştı ve en fenası da gölgelerin hoşuna gitmişti güneş görmek. Barış çoktan açmıştı kendini güneşe, yanıyordu ve sonunu düşünmüyordu. “Benim için çok önemli olan bir insanla aramdaki en büyük engel bu dava ve ben o engeli kaldırmak istiyorum. Mutlu mu olacak mutsuz mu bilmiyorum ama bunu görmek için o davayı çözmem lazım ve galiba o noktaya geldim.”

Barış teslim oluyordu, Aslı’ya göre "Şoför kız, bazen fazla şapşal bazen fazla akıllı, dans etmeyi seven” Barış’a göre "İçten, doğal, kendi gibi olmaktan çekinmeyen, hem içindeki çocuğu taşıyan hem de yetişkin sorumluluğu taşıyan, sıcak, eğlenceli, konuşmadan anlaşabileceğin, konuştuğunda sıkılmayacağın, savaş meydanına kılıç kuşanmadan çıplak elleriyle çıkabilecek bir kadın” a.

3aa8c023-8823-4df2-8edd-cc2eaaba8b8f.jpg 
 
Dans edişlerini düşünüyorum. Barış’ın kafa dinlemek için geldiği o mekânı, Aslı’nın beyaz elbisesiyle bir anda kara şimşekten inmesini, Barış’ın Aslı’yı karşısında görünce yaşadığı “o güzel şaşkınlık” anını. “Demek ki sesini de duyacağız bu akşam” diyen Barış’ın neden doğru tahmini yapmaktan vazgeçtiğini ve kaybettiğini? Belki de hayatta zaten çok şeyini kaybeden Aslı’nın bu oyunu kazanmasını istedi. Yüzündeki gülümsemenin sabitlenmesini, eğlenmesini. Ama sonunda o dansı Aslı’dan koparan yine Barış oldu. Onun kokusunu içine çeken, gözlerinin içine bakan “git” diyen “kal” dermiş gibi.

Bu sahnenin klişesi bellidir. İkisi de sarhoş olur, itiraflar gelir, romantik dans edilir ve sabah ya ikisi ya da biri çoktan o geceyi unutmuş diğeri de hayal kırıklıkları ile kalmıştır. Ben yine öyle bir sahneyi, Aslı’nın unutmasını bekledim. Ama öyle olmadı sabah olduğunda ikisi de bizim kadar iyi hatırlıyorlardı geceyi, danslarını, sözlerini…

En çok da buna vurgunum işte. Ne yaşarlarsa yaşasınlar geri çekilmiyor ya da fazla kurcalamıyorlar. Sibel’i kandırmaya çalışırken Aslı açık açık ortaklık kutlamasında bütün gece Barış’ı izlediğini belli etmişti dans ettiği kadınların sayısını söyleyerek. Dans sahnesi ve öncesi de çok netti ve sabah ikisi de olması gereken yerde birbirinin gözlerinin içine bakıyorlardı. Kaçan yoktu, inkâr etmek yoktu, fazla sorgulamak yoktu…

99871536-9d9c-4436-8a7d-ef6eb5b25fb4.jpg
 
Ve Barış bir konuda daha haklıydı, “kimden iyi bir avukat olacağını anlayacak kadar iyi bir hukukçuydu” ve Aslı O’nun işaretlerini fark ediyordu. Barış, Aslı’nın gizli kalesini keşfetmişti, görmezden geldiğini görmüş ve hayalini inşa etmesi için yardıma hazırdı. Aslı’nın “işimi seviyorum” demesini hep Barış’a yordum yalan yok. İşimi seviyorum derken “Barış” ı kastediyor gün gelecek o cümle “Barış’ı seviyorum” a evrimleşecek diyordum ki Aslı şüphelerimi ortadan kaldırdı. O, bizden hiçbir şey saklamıyordu neyse oydu karşımızda, ufacıkta olsa hayalini yaşıyor olmanın verdiği mutluluk Barış’ın yanında durmasının bir başka nedeniydi ve bu, hayallerinin peşinde koşması beni daha çok mutlu etti.  Ama Aslı dağ aslanıydı ve tek başına yaşamak O’nun hayat tarzıydı. Barış’ın nasıl duvarları varsa Aslı’nın da kuralları vardı. İlk bölüm Barış, görevi üstlenip taksiciyle konuşunca Aslı tepki göstermişti ama bu bölüm annesi ve abisi geldiğinde, kapı aralığında bekleyen Aslı’ya “anlayacaklar” deyince Aslı güvendi O’na. Sıra Aslı’nın çizgilerini geçmekteydi.

Bir de ufak bir not eklemezsem olmaz. Geçen hafta ilk fragman yayınlanınca efsane bir bölüm geleceği belli olmuştu. Bilmiyorum o fragmanı kaç kere izledim tekrar tekrar. Zaten dizinin ve startv nin youtube kanallarında fragman toplamda ortalama 1.700.000 civarında izlenme aldı. Keşke o dans sahnesinde fragmanda olduğu gibi Sufle’nin “ İçinde Aşk Var” şarkısı çalsaydı…

kaynak: ranini.tv
82688081_3749748_4241322423441.gif
Ara
Cevapla
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping